13 Ekim 2015 Salı

Dolar düşmez, düşemez -4- AKP mucizesi..

2002 yılında henüz yapılan devalüasyon ve alınan önlemlerin meyveleri tam alınıp yenmeden MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin mükemmel manevrasıyla ülke koşar adım seçime gitmiştir.. Seçim sonuçları tam anlamıyla seçimlere karar veren partiler açısından şok olmuştur.. Dışarısı yeni ekonomik düzenin uygulanması ve oturması için bu kerre yeniçerilere başvurmamış yerine ülkenin tüm yapısını demokratik(!)  bir şekilde yeniden dizayn etmiştir.. 2001 de kurulan AKP bir umut olarak lanse edilmiş ve kuruluşundan sadece 1 yıl sonra seçimlerden ülkenin en büyük partisi olarak çıkmıştır..

Yıllarca bozulan gelir dengesizliği, artan yoksulluk ve önlenemez rüşvet çarkı daha 1999 seçimlerinde mecliste olmayan sadece 2 partiye parlamento yolunu açmış diğer partileri de (MHP hariç 2007 de meclise girmiştir) bir daha dönmemek üzere tarihin tozlu sayfalarına gömmüştür.. Parlamentoda halkın sadece %53,5 luk oyları temsil edilebilmiş, AKP %34 oyla neredeyse meclisin %66 sını ele geçirmiştir.. Faşist 12 Eylül anayasasının dayattığı %10 luk seçim barajı DYP,ANAP,MHP,DSP,SP gibi partileri parlamento dışına itmiştir.

AKP, altın tepside sunulan bu iktidarı dışarının tam istediği gibi kullanmıştır.. Bir tek çivi çakmadan Düyun-u umumiye komiseri Kemal Derviş'in reçetesini harfiye uygulamıştır.. 

2002-2007 arası 

Döviz kuru : 2002 sonunda 1,642,000 lira olan dolar kuru 2007 sonunda 1,1703 (Bu dönemde liradan 6 sıfır atılmıştır) liraya düşerek , lira %40 değer kazanmıştır..

Enflasyon : 2003-2007 yılları arasında 5 yıllık enflasyon toplamda %65,5 olmuştur.. (2003 %18,4 -2004 %9,3 - 2005 %7,7 - 2006 %9,6 -2007 %8,4)..

Faiz : Yine 2003-2007 yılları arasında 5 yıllık sürede iç borç faizlerine tastamam %197 faiz ödenmiştir.. (2003 %46,4 - 2004 %24,8 - 2005 %16,2 - 2006 %18 -2007 de %18,4)..

Yani 1. Ocak 2003 te Türkiye'ye 1,000,000 dolar getirip TL'ye çeviren birisi, 31.12.2007 te 4,167,000 dolara sahip olmuştur..

İnanmıyorsanız istediğiniz kadar çarpıp, bölüp, toplayıp, çıkarabilirsiniz..

Her büyük devalüasyondan sonra döviz kurlarının bir miktar geri çekildiği doğrudur.. Ancak önce ülkenin bankalarını, şirketlerini peşkeş çekip dışarıdan gelen dövize 5 yılda %317 ödemek .. Büyük maharet ister.. Ve hele bunu becerenleri hala umut olarak göstermek..

İşte bunların tümünü  becerirseniz danışmanınız sizi dışarıda "bunları kullanın, iyi adamlardır" diye lanse edebilir..

2008-2010 AKP dönemi

Döviz Kuru : 2007 sonuna kadar güllük gülistanlık olan döviz kuru 2008'de aniden dünyayı sarsan krizle 1,50'ye fırlamış, krizin bizi teğet geçmesiyle de 3 yıl buralarda oyalanmıştır.. 2010 yılı sonunda döviz kuru 1,5535 olarak gerçekleşerek 2007'ye göre %32'lik bir devalüasyon gerçekleşmiştir. Ancak hala 2002 sonundaki 1,642,000 liralık değere ulaşmamıştır.. 2011 yılından sonra mızrak çuvala sığmamaya başlamış 24.Eylül.2015 te 3,0753 ü gören kur bu yazının yazıldığı saatlerde 2,9500 seviyesinden işlem görmektedir..2002 sonu seviyesine göre bu %80 lik bir devalüasyonu işaret ediyor..

Enflasyon : Bu 7 yıllık dönemde enflasyon sırasıyla 10,1- 6,8- 6,4 -10,5 - 6,2 - 7,4 - 8,2 olmuştur.. 2002'ye göre enflasyon %200' e ulaşmıştır..

Faiz : Bu 7 yıllık dönemde faiz, sırasıyla  %19,1 -  %11,7 -  %8,5 - %8,7 - %6,4 -  %10,1 - %8 olmuştur.. 2002 den 2014 sonuna kadar TL'na bileşik %489 faiz ödenmiştir..  

2002'de 1,000,000 dolar getiren birinin cebine son devalüasyonlara rağmen 3,281,000 dolar girmiştir..

2002'de 130 Milyar dolar olarak devraldıkları dış borç Haziran sonu itibariyle 405 milyar dolara, 91 milyar dolar olan iç borç devalüasyona rağmen 170 milyar dolara çıkmıştır.. 2002'de devraldıkları toplam borç 221 milyar dolarken 2015 Haziranında bu rakam 575 Milyar dolara çıkmıştır..

Kimse bize özel sektör borcundan bahsetmesin.. Türkiye'de 287 Milyar dolar borçlanacak "üretici" bir özel sektör yoktur.. Bu borçların çoğunluğu bankalardadır.. Bankalar da bunları hane halkına ve artık "balon" olduğu bilinen inşaat sektörüne kullandırmışlardır.. Yunanistan krizinde bankalara ve özel sektöre olan borç nasıl Avrupa Birliği tarafından zorla "devlet borcu"na dönüştürüldüyse bizim de aynı akibete uğramamız ihtimal dahilindedir..

GSYİH hikayesi : 2002 yılında 3492 dolar olan Kişi başı milli gelir, 2003 yılında 4565 dolara (%31 artış), 2004 yılında 5775 dolara (%26,5 artış) , 2005 yılında 7036 dolara (%22 artış) , 2006 yılında 7597 dolara (%8 artış), 2007 yılında da 9247 dolara (%22 artış) göstermiştir.. Yani 5 yılda %164 artmıştır.. Şaka gibi.. 2008 de son bir gayretle 10,444 dolara "çıkarılan" fert başına milli gelir, 2001 tedbirlerinin  eskimesi ve 2008 de kurulan yeni bir dünyaya ayak uydurulamaması yüzünden 10404 dolara çakılı kalmıştır.. Gerçi üzülmeyin pehlivanda numara bitmez.. Bugün aldığımız bir müjdeye göre hesaplamayı değiştirmişiz ve artık milli gelirimiz  tam da 2007'nin altına inmişken 19,506 dolar olmuş.. Bu rakam oynatmaların dünyayı ne hale getirdiğini 2008 krizinde gördük.. Yunanistan olayı tam burnumuzun dibinde oldu.. Olsun, ne gam... Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları nasılsa bu faturayı da öder..

Türkiye tam bir tüketim cehennemime dönüşmüştür.. Tüketici kredileri iktidarı devraldıklarında 6,5 Milyar lira iken (4 milyar dolar) bugün 350 milyar lirayı (120 milyar doları) geçmiştir.. Bunun devam edebilmesi mümkün değildir..

Yabancı bankalar işin kaymağının bittiğinin de farkındalar.. Yeni gelecek bankaların "kar"dan çok ülkenin geleceğinde söz sahibi olma saikiyle geleceğini öngörüyoruz..

Borç yükü altında olan şirketlerin yeni dönemde dolar bazında ucuzlayarak el değiştireceğini görmek için allame-i cihan olmaya gerek yok.. Elbette yeni gelenler daha ucuza almak için daha yüksek döviz kuru isteyeceklerdir..Ülke ekonomisinde "yerli ve milli" şirket bulmak giderek "yerli ve milli" vekil bulmaktan zor olacaktır..

Bugün kullanılabilir net döviz rezervimiz 30 milyar doların altındadır.. Rakamlar o kadar büyümüş, dünya o kadar globalleşmiştir ki birkaç milyar dolarlık çekiliş her an krizi tetiklemeye hazırdır..

Türkiye, 2008 de başlayan mebzul para fırsatını maalesef üretimde kullanamamıştır.. Bugün de o fırsatı yaratanların "yeter bu kadar" tehditleri ile karşı karşıyadır.. Her an Amerika'dan gelecek faiz artırımının korkusuyla yaşamaktadır..

Türkiye, aldığı o kadar borca rağmen yeni müteşebbislere, yeni sektörlere, araştırma ve geliştirmeye kaynak ayırmamıştır.. Hala montaj sanayiyle yoluna devam etmektedir..

Turizmde işin hamallığını üstlenmiş kaliteli para harcayan turisti çekememiştir..

İç barışını sağlayamamıştır..

1 Kasım seçimlerinden sonra gelecek iktidarın işinin zor olduğu kanaatindeyiz.. Türkiye'nin çok fazla satacak hikayesi olmadığını düşünüyoruz..

Ezcümle, döviz kurunda küçük geri çekilmeler mutlaka olacaktır.. Ama bu geri çekilmeler döviz almak için fırsat olarak kullanılacaktır.. Gereken devalüasyonun maalesef henüz tamamlanmadığı görüşündeyiz..

Bu nedenle dolar bu şartlarda, bu ülkede, mevcut sistemle düşmez, düşemez..

2016 hedefimizi 4 yıl önce koyduğumuz gibi 4,50 lira olarak koruyoruz..










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder